Harmanlı Kasabası
TARİHÎ YAPI VE KALINTILAR
1. Yukarı cami- tarihi taş kemer yapı yıktırıldı osmalı dönemi yapısı idi korunmasına özen gösterilmeden onarım yapılmıştır.
2. Çölce- umumi çamaşırhane osmanlı yapısı tarihi dikate alınmamış 1970 li yıllarında yıktırılmıştır.
3. Çölce çeşmesi- kemer şadırvan kesme taş yapı osmanlı dönemi 1970 li yıllarında yıktırılmıştır.
4. Ulupınar da umumi çamaşırhane ve banyo için hamam bayanlar için umumi tuvalet- 1969 yılında yıktırılmış (osmanlı yapısı idi) (üzücü ve sıkıntı veren bir olay).
5. Uzunmağara- 3 gizlenme ve dinlenme odalı. giriş doğu sonradan tespit edilen çıkış güneye bakmakta harmanlıyı 1245 yılında istila eden moğollar perverili alimleri öldürmüştür. bu mağaranın moğol askerlerinden gizlenmek için oyulduğu güçlü bir olasılıktır (kaynak: gölbaşı kitabı).
6. Paşa Köprüsü- Göksu üzerindedir. İpek yolu güzergahındadır.
Bir geri zekalının iş makinesi ve ağır araç geçirme teşebbüsü sonucu hasar görmüştür. Zamanın idarecisi ise onarmak yerine tehlike olmasın diye dinamitle yıktırmıştır (1954’lerde).
7. B. Perveri ilkokulu- 1979 da yıktırıldı, Osmanlı yapısı idi.
8. Okulun yerine yapılan 4 lojman 2005 yılında satıldı 4 daire merkezde 30500 liraya
9. Osmanlı medresesi- harmanlı kalemkaş yolunun girişi bekir ahmedin evi idi. öğretmeni hamidi mektebi bederi muallimi ömer efendi ve yetiştirdiği öğrencilerden
10. Ulupınar- İpekyolu güzergahında, özellikleri olan, cazibeli akan pınarın taş kemerden giriş koridorları kesme taş kesme taş oluk 1000 yıldan daha önce yapılmıştır.
Yıkım emrini devletin mühendisleri belde başkanının fikrini değiştirememiş emir verenin düşüncesinin kurbanı omuştur.
6 tane oluğu var.
Ulupınar’ın suyu, kuzeye giden kanala yönlendirildiğinde Göksu nehrine akmaktadır. Göksu ise Fırart nehrine; Fırat, Basra (Fars) Körfezi’ne ve dolayısıyla Hint Okyanusu’na karışmaktadır.
Batıya giden su kanalına yönlendirildiğinde ise Gölbaşı gölüne, gölden aksuya, aksudan Akdenize ve dolayısıyla Atlas Okanusu’na karışmış olmaktadır. Dünyada böyle özelliği olan çeşme ve yerleşim birimi olacağına inanılamaz. Suyun 10 metre önünde Memiş Ali’ye ait ceviz ağacı mevcut idi. yaşlılığı nedeni ile kesildi. Saha köye bırakıldı. Cevizin yerinde şu anda Atatürk büstü mevcut.
Bu önemli çeşme Ulupınar dev ağaçlarla ve dut ağacı altında konup göçerleri, doğudan güneye Suriye’ye, Mısır’a, Yemen’e, Afrika’ya kadar gidip gelenlerin nefes aldığı yerdi.
1970 yıllarında çalışma amacı ile yıktırılıyor. Suyun çıktığı yer ve toplanma havuzunun tabanı, su zemine sızmasın diye hayvanların iç organ yağları ile izole edilmiş yüzlerce yıl önce. Yıkım esnasında, özenle yapılmış izolasyon tahrip edilmiş başarısızlıkla doğu kısmına doğru giden geniş oda ve mağara sokaktan toplanan kirli mikroplu malzeme ile doldurulmuştur. Kemer yapı yıkılıp atılmış ve su içilmez hale getirilmiştir. Sadece 1993 yılında, kemer, Urfa’dan getirilen usta ve Paşa Köprüsünden temin edilen 23 adet eksik taş ile eski görünümüne kavuşturuldu.
Suyun bozulması sonucu kolera hastalığı yayılmış, Hüseyin Yürekli, Cüce Hacı Ötün, Abdurrahman Ali Öncel, Gönügara Yapıcılar’ın ölümüne neden olmuştur. Ölenlerin birçoğu Adıyaman Sağlık Müdürlüğü nezdinde kireçle yakılarak gömülmüştür mezarlarının nerde olduğu meçhuldür.
Sağlık müdürlüğünün müdahalesi sonucu harmanlı halkının birçoğu ölümden kurtarılmıştır. Konu ilgili bilgi kaynağı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı teftiş uzmanları ve Adıyaman Sağlık Müdürlüğü.
HARMANLI VE DEPREM
(Bu bilgiler yakın çevreyi de kapsamaktadır.)
Malatya koridoru 4.12.
Yıl: 1895, Şiddet: 6.6, Ölü Sayısı: 469
Yıl: 1905, Şiddet: 6.8, Ölü Sayısı: 500, Yıkılan Ev: 5000
Bu depremlerde evlerin yüzde doksanı yıkılmış ve çok insan hayatını kaybetmiş (belge afetişleri gn müdürlüğü).
Tanık: Memiş Ali’nin hanımı ve o günkü müdürün kızı Zeynep Özmen.
Tarih: 05.05.1986, Şiddet: 5.8, Hasarlı ev: 1174, Ölü Sayısı: 1
Tarih: 06.06.1986, Şiddet: 5.5, Hasarlı ev: 842, Ölü Sayısı: 18
Harmanlı merkezde 1986 depreminde can kaybı olmadı ve 24 ev ağır hasar gördü. Afet işleri 24 prefabrik konut yaptı.
“Bilinmeyen tarihte gölbaşı gölü bir tane iken deprem sonucu üçe bölünmüş olduğu” uzmanların görüşüdür.
MERSİN VE GÖÇ
100 yıl önce Ceyhan Adana ovasına tarım işlerinde çalışmak üzere yaya olarak 350 km giden ve 350 km gelen Perveri halkı daha sonraları Mersin’i tanır. Hamallık, narenciye, sebze, meyve işlerini benimser. İşçilik ve ticaret yapanlar, yazları köyüne yaylaya, kışın Mersin’e giderek yaşamını sürdürür. Halk 50 yıl sonra Mersin’e yerleşmeye başlar. Günümüzde de yüksek potansiyeldeki nüfus’un çok az kısmı gidip gelmektedir. Her tür işi yapmakta, narenciye, imalat tekstil, işçilik yapmaktadır.
Ayrıca Harmanlılar Derneği mevcuttur.
Şu anda Harmanlı’daki nüfusun 5 kat fazlası, Mersin’de yaşamaktadır.
Milletvekili, muhtar, memur, belediye meclis üyeliği vs. temsilciliklerde yer almaktadırlar. Harmanlı halkından Antalya, Ankara, İstanbul, azda olsa Antep ve Malatyada 750 nüfus mevcuttur.
Sıcakkanlı, sevecen, dürüst, çalışkan, her yönü ile övünülecek türkmen toplumudur.
GURBETİ YURT EDİNENLER
Harmanlı kasabası kırsal Güneydoğu Toros Dağlarının eteğinde havası, suyu, yaylaları muntazam yerleşim yerindedir. Mevcut bağ alanları, halkını mutlu yaşatamamaktadır. Yetişmiş genç nüfusun işe ihtiyacı vardır.
1960 lı yıllarda bu duruma çare olarak, İbrahim Kütük öncülüğünde bir kalkınma kooperatifi kuruldu. büyük çaba sarf eden İbrahim Kütük, yurtdışına işçi gönderilmesi için 100 kişilik kontenjan aldı. İşçiler, o günün parası ile 8125 lira ortaklık payı taahhütnamesi imzaladı. Bu kooperatif 100 kişiyi Almanya’ya gönderdi.
100 işçi adayı, Almanya’ya gitmeden önce, Alman doktorlar sıkı sağlık kontrolünden geçirdiler. İnsanların penislerine kadar baktılar.
Gençtiler bu insanlar. Alman mühendisler tarafından özellikle sağlığa zarar veren, insan ömrünü kısaltan işlerde görevlendirildiler. Fakir insanlar mecburdu bu işleri kabul etmeye. Zaman geçti, hanımlarını götürenler oldu. Çocuklar da gitti. Her gün sıkıntılı hayat yaşanmaktaydı. Memleket özlemi, özgür hayat şartları, dağlar, akarsular, dost ahbap özlemi beyinlerinde film şeridi gibi geçmekte idi. Kooperatife zor şartlarda kazanılarak gönderilen paralar dönüş güvencesiydi. Ne yazık ki kooperatif ibrahim kütük görevi bıraktıktan sonraki bilinçsiz yönetimce talan edilmekteydi. Sonuçta 800.000 mark sermayesi olan kooperatif batırılmıştı. Ziraat Bankası icraya vererek gayrimenkulu besi binasınıda sattı. Vatandaşın güveni sarsıldı. Gurbetteki işçilerden bir kısmı ülkesine döndü, bir kısmı oradaki yaşamına devam etti. Bir kısmı öldü. Dönenler ekonomik sıkıntıya düştü. Evi ve sosyal güvencesi olan çok azdı.
Bugün, altmışlı yıllarda Almanya’ya gidenlerin %90’ı memlekete döndü. Fakat çocuklarını torunlarını getiremedi. Ekonomik ve kültürel farklılıklar geri dönmeyişlerin en önemli nedenleridir.
700 den fazla insanımız, ülkelerinde yeşeren, Avrupa’da demlenen düşüncenin, duyguların gönüllü esiri olup gurbeti vatan edindiler. Üzücü durumların kurbanı oldular. İşçi Kardeşlerimiz şu andada çeşitli engellemelere rağmen iş ve özel hayatlarını sürdürmektedir.
Mehmet oğlu Dr. Hamza Orhon'un babası yemende şehit oluyor. Bunun üzerine Hamza Orhon, Memiş Ali Özmen'in yanında kalıyor ve Perveri Nahiyesi Hamidi Mektebi Bederi Muallimi Ömer Efendi'nin ögrencisi olarak okula devam ediyor.
Perveride okul bitince Adana'ya öğrenimi devam ettirmek için gidiyor. Yatılı okula devam ediyor. Fransız'lar Adanayı işgal ediyor. Lisede çekili Türk Bayrağını İndiriyor yerine fransız bayrağını çekiyor. Bunu gören Hamza Orhon derhal Fransız bayrağını indirip yerine Türk bayrağını çekiyor. Ancak öldürülme korkusu ile Konya’ya gidip orta öğrenimi bitiriyor. İstanbul Üniversitesi tıp fakültesini kazanıyor. Fakülteyi de başarı ile bitirip doktor oluyor Anamur’da hükümet tabipliği, Denizli’de bakteriyoloji uzmanliğ ve Adana'da görev yapıyor. Malatya da uzun yıllar başhekimlik yaptıktan sonra Sinop’ta kısa süre kalıyor. Daha sonraları İstanbul’a tayin ediliyor ve İstanbul’da vefat eden Hamza Orhon'un eczacılık fakültesi mezunu çocukları Almanya’ya giderek iş kuruyorlar.
Akrabaları olarak araştırmama rağmen izlerine rastlayamamıştım. Bir gün Barbaros Orhon baba memleketini ziyaretine geldi. Kızı Begüm Hanım da Mersin’e geldi. Hamza Orhon, istiklâl madalyası sahibi harmanlılar için yazılan gurbeti yurt edinenler konusuna örnek teşkil etmekte.
PERVERİ VE İPEK YOLU GÖÇEBELERİ
Orta Asya-Kafkaslar ve Doğu Anadolu’dan gelip geçenler, Osmanlının idaresindeki Arap ülkeleri ile Urfa, Gaziantep, Maraş, Adıyaman Güneydoğu toroslarına ulaşılması için Perveri’ye mutlaka uğramak zorundalardı. Çünkü Göksu üzerindeki Paşa köprüsü tek geçit noktası idi.
Perveri’ye Sürgüden gelebilmesi için Görüstan, Akdağ, Sakaltutan, Karanlıkdere güzergahı çetin, yüksek rakımlı, kara kışı şiddetli, dere ve tepe ve ormanlıydı.
Sürgülülerin ve Erkeneklilerin padişaha müracatı sonucu vergiden muhaf olmalarını talepleri “(Aynde Revende) gelen gidenler önlerinde düşüp iledüb ve getürüb külli zahmetleri ve meşakatleri olup defteri atikte mücerret avarızdivaniden muafiyet ile kayd olunmuştur.” Vergiden muaf tutulan Erkenek ve Sürgülüler Türkmen göçebelere kol köstererek, kılavuz kuryelik yaparak Perveri’ye ulaşmalarını sağlamışlar ve çok emekleri geçmiştir.
Perveri’de Ulupınar’da dinlenen nefes alan göçebeler, Çürük Velilerin, Memiklerin, Hacıların hanlarında evlerde dinlendikten misafir edildikten sonra yollarına devam etmişlerdir. Karaçalılıkta, Ali Kayasında mezarlıkları vardı son zamanlarda Doğu Anadolu’dan gelenler ise Omaro Çayırı, Takım Pınar ve yazıda konaklamışlardır. Hancılık böylece sona ermişti.
Göçerler her türlü hizmet alır idi. Nalbant, kalaycı, manifaturacı, hırdavat, yural, kolan, urgani kusgun, yemtor başı, saman, arpa, burma, kuru ot, aba, giyim kuşami, köşger, çarık, yemeni, su tukuğu gibi bir çok ihtiyacını göreceği malzemeleri temin eder ve yoluna devam ederdi.
BİLİNEN BÜTÇELİ KAMU YÖNETİCİLERİ
Hacı İsmail Ağa Müdür 1860 1901 otluğu 259 dönüm Perveri’ye mal etmiş göl kıyısını Bölükbaşı’nın damadı eşi ise Şemsi
Hacı İsmail Oğlu Mustafa müdür 1901 1907
Hacı İbrahim Oğlu Mustafa muhtar 1907 1909 anlaşmazlık sonucu
Mehmet Efendi 1907 1909 iki muhtarlık
Tutluoğlu Karatutlu 1909 1917
Göğ Memet Yürekli 1917 1925
Hacı Güçcük Yücel 1925 1933
Abuzer Yücel 1933 1942
Tıkılı Ahmet Sakin 1942 1946
Mehmet Öztürk 1946 1950
Mehmet Atayık 1950 1960
Kemal Saglıkcı 1960 1961
Hacı Bayram Özmen 1961 1964
Hacı Bayram Özmen 1964 1968
(Belediye olmasını sağladı böylece halkının yaşam
standardına büyük katkı sağladı)
Hacı Bayram Özmen il genel meclis üyesi (4 yıl) 1968Yılında belde teşkilatı kurulmasını sağladı
Mehmet Değirmenci 1968 1977
Osman Asker 1977 1980
Mustafa Çırakoğlu 1980 1984
İhsan Özmen 1984 1994
Mustafa Gezek 1994 2004
Yaşar azık 2004…
KALEMKAŞ ESKİ VE MAHALLE MUHTARLARI
1910 yılında icmal 250 zükür127 hane 42 0smanlı kaydı
1. Çürük Bekir
2. Hoca Ali Şahin
3. Çete Hüseyin
4. Cafer Aga Şahin
5. Uluk Mustafa Yıldırım
6. Pinti Hüseyin Yıldırım
7. Mehmet Ali Şahin
8. Kasım Kuloğlu
Mahalle Muhtarları
9. Hacı ali solmaz
10. Mustafa Türkoğlu
11. Cuma Aldanmış
12. Derici Haceli
13. Şükrü Kuloğlu
14. Topal Hacı Ali
15. Türkmen Türkoğlu
KALEMKAŞ VE ÇAKMAK HAKKINDA BİLGİLENDİRME
Yüzlerce yıl önce Büyük Perveri ve Küçük Perveri’nin, iki kardeşin önderliğinde oluşan yerleşim yerleri olduğu bilinmektedir.
Harmanlılılar refah içinde yolu, suyu, kanalizasyonu, eğitim imkanı, temizlik gibi bir çok hizmetten faydalanıyorlardı. Kalemkaş ve Çakmak halkının sorunlarını çözmek ve yaşam standartını yükseltmek için bu iki yerleşim yeri, Belediye Meclisinin ve İhtiyar Heyetinin kararı ve oylama sonucu Harmanlı Kasabası sınırları içerisine alındı. Karar, 8 Ocak 1988 tarihinde 88/34218 karar sayısı ile Başbakan, Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı’nın onayı ile yürürlüğe girdi.
Bunun sonucu olarak Kalemkaş ve Çakmak, Belediyeden yol, su, kanalizasyon, temizlik hizmetleri almaya başladı. 18 senedir öğrencilere ilköğretim 2. kademe ve ortaöğretim eğitimi görmeleri için ulaşım hismeti verilmektedir. Bu sayede birçok insan, üniversteyi bitirmiştir.
Ayrıca kızlar, beldenin yaptığı halı atölyelerinde 15 yıldır halı dokuyor kazanç sağlıyor.
Çalışkan yiğit Türkmenlerdir.
Çakmak rakım: 1092 m
Kalemkaş rakım: 1275 m
Adıyaman’ın en yüksek yerlerinden olan Kalemkaş halkı, çalışkan ve dürüst insanlardır.
Çevrede en fazla badem ve fıstık yetiştirilen yerdir.
(Yaklaşık 500 yıl önceki ayrılığın yeniden birleştirilmesini eleştirenlerin bilgisine...)